ÖRGÜTÜN LİDERİ PROF. EBU BEKİR EL BAĞDADİ KİMDİR
İbrahim Avvad el İbrahim Abdulmumin Ali El Bedri. Lakabı: Ebu Bekir El Bağdadi yada Dr. Ebu Dua el Huseyni el Kureyşi.
Tekrit Üniversitesi'nde profesörlük yaptı. İslami İlimler'de doktora yaptı. 2003 yılında Felluje'de bir camide de imam ve hatipti. 1971 yılında Samerra'da doğumlu. Üniversite, yüksek lisans ve doktora eğitimini Bağdat'taki İslami Üniversite'de tamamladı. Daha sonra profesör, öğretmen ve davetçi olarak çalıştı. İslam kültürü ve şer'i ilimler ve fıkıh alanında geniş bilgiye sahip, geniş tarih bilgisine ve asil bir soya da sahip dindar bir aileden gelen Ebu Bekir El Bağdadi'nin amcaları da Irak'ta selefi davetçi.
KUREYŞ SOYUNDAN OLDUĞUNU İDDİA EDİYOR
Önceleri Felluce’nin Diyala bölgesinde imam olarak görev yapan Bağdadi, esasında Bağdatlı değil. Samarra’da geniş nüfuzu bulunan “Bu Abbas” aşiretinin, “Bu Bedri” koluna mensup. “Bu Abbas” aşireti, İmam Hasan bin Ali’nin soyundan gelmekte olduğunu iddia ediyor. Bu durum, Ebubekir’in köklerinin Kureyş’e kadar dayandığı anlamına geliyor ki Kureyşî olmak, cihad gruplarında “emir” olmanın ön şartlarından biri olarak görülüyor. Fakat Peygamber Soyu Doğrulama Vakfı tarafından 2009 yılında yayınlanan en sonki belgede “Bu Bedri” kolunun soy ağacının ne Muhammed el-Cevad ne de İbn İdris soyuna ulaştığı gözüküyor. Buradan, soyunun Hz. Hasan’a ulaşmıyor olduğu anlaşılıyor.Ancak İŞİD bu durumun böyle olmadığını ifade ederek soy ağacını yayınlıyor ve soyunun Hz.Muhammed’e dayandığını ifade ediyor:
IŞİD genel emiri Ebu Bekir el Bağdadi'nin soy silsilesi bilgileri:
Ebu Bekir el Bağdadi bin Armuş bin Ali bin İid bin Bedri bin Bedruddin bin Halil bin Huseyin bin Abdullah bin İbrahim el Evah Bin şerif Yahya İzeddin bin şerif Beşir bin Macid bin Atiyye bin Yala bin Davud bin Macid bin Abdurrahman bin Kasım bin şerif İdris bin Cafer ez-Zeki bin Ali el-Hadi bin Muhammed el-Cavad bin Ali er-Rida bin Musa el-Kazim bin Cafer es-Saadik bin Muhammed el-Bakir bin Zeynel Abidin bin Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib ve Fatıma binti Muhammed Resulullah (sallallahu aleyhi va sellem)
IŞİD ÜST YÖNETİMİ IRAKLILARDAN OLUŞUYOR
Örgüt, her ne kadar yapı olarak Ebu Ömer el-Bağdadi zamanındakinden farklı bir yapılanmaya gitmiş ve alt kadrolardaki savaşçılarla kurulan ilişkiler bakımından değişim göstermişse de finansal kaynak noktasındaki sıkıntıyı giderme noktasında Ebu Ömer’in kurduğu sistemi devam ettiriyor ve kendilerine tabi olmayanların mallarına (Sünni olsalar bile) el koyma yolunu tercih ediyordu. Kendince vergi toplayıp, otoyollar üzerinde haraç kesiyordu. Ekonomik anlamdaki kazancın artmasıyla birlikte örgüt de yükselişe geçmişti. Savaşçılarına maaş bağlanmış ve başarılı operasyonlara prim ödenmeye başlanmıştı. Dolayısıyla örgüte katılan savaşçı sayısında ciddi bir artış söz konusu olmuştu. Bu süreçte Hacı Bekir, bütün üyeleri Iraklılardan oluşan yönetim konseyini kurmuştu ve bu süreç 2011’deki Suriye olaylarına kadar böyle devam etmişti.
NUSRA CEPHESİ VE IŞİD ARASINDAKİ AYRILIĞIN NEDENLERİ
[IİD (Irak İslam Devleti) olan örgütün adı] nasıl IŞİD oldu ve bu fikir kimden çıktı?
Suriye “devrimi” başladığında IİD üyeleri Suriye’ye girişin yollarını aramaya koyuldular. Albay Hacı Bekir, Suriye’ye direkt olarak gitme fikrinin örgüt içinde tartışma yaratacağını ve dağılmaya sebebiyet vereceğini çünkü örgüt içinde zaten ayrılmayı düşünen bazı komutanların olduğu görüşünü savundu. Böylece Bağdadi ilk süreç zarfında, örgüt içinde Suriye’ye gitmeyi yasakladı ve emrine karşı çıkanların “mürted” konumuna düşeceğini ilan etti. Bu kararı vermesindeki sebep olarak da Suriye’deki durumun henüz netleşmediğini ve biraz sabretmek gerektiğini göstermişti. Hacı Bekir ise Suriye’de açılacak cephe için aralarında Iraklılar olmayan ve Suriyeli bir lider altında savaşacak Suriyelilerin oraya gönderilmesi fikrini ortaya atmıştı. Dolayısıyla örgüt içinde (ve üst kadroda) dağılmanın önüne geçilmiş olacaktı.
Colani liderliğindeki Nusra Cephesi’nin kuruluş süreci bu şekildeydi. Cephe, birden bire dünya çapında bir üne mazhar oldu. Körfez’den, Kuzey Afrika’dan, Yemen’den ve hatta Avrupa’dan gelen binlerce “cihatçının” ilgi odağı olmuştu. Hacı Bekir ve Bağdadi bu ani yükselişten endişe etmeye başlamıştı. Ne de olsa Nusra Cephesi, varlığını Irak İslam Devleti’ne ya da Bağdadi’ye borçlu idi.
BİAT MESELESİ VE KOPUŞ
Hacı Bekir, Bağdadi’ye Colani’nin yayınlayacağı bir ses kaydı ile Irak İslam Devleti’ne biatını bildirmesi gerektiğini söyledi. Bağdadi bu talimat ile Colani’ye bir mektup gönderdi. Colani bu konuyu düşüneceğini ve etrafındaki mücahitler ve alimler ile istişare ettikten sora kendisine döneceğini belirtti. Sonrasında ise Bağdadi’ye gönderdiği mesajda bu durumun devrimin çıkarlarına uygun olmayacağını ve Nusra Cephesi şura konseyinin kararının o yönde olmadığını iletti.Bağdadi ve Hacı Bekir, çok sinirliydi; özellikle de Nusra Cephesi’nin uluslararası bazda muhatap alınıp Amerika’nın terör listesine konulmasından sonra iyice sinirlenmişlerdi. ABD’nin kararından sonra Colani Suriye’de daha da popüler bir isim olmuştu. İkili, Nusra’nın Devlet’e rakip olacağına inanmaya başlamıştılar.
ÖSO'YA KARŞI OPERASYON RED EDİLDİ
Hacı Bekir, bu süreci aşabilmek için Nusra’ya yeni bir teklif sunulması gerektiği fikrini ortaya koydu. Bu teklif üzerine Bağdadi, Colani ile gerçekleştirdiği görüşmede Colani’ye Amerikan ajanlarının yuvası olarak tanımladığı ÖSO’ya karşı ortak operasyonlar düzenleme teklifini sundu. Nusra Cephesi şura konseyi bu teklifi oy birliği ile reddetti. Bağdadi ve albay, bu hamleyi aleni bir itaatsizlik olarak değerlendirdiler ve Bağdadi, Colani’ye sert bir mektup gönderdi: “Ya bizim emirlerimize uyulacak ya da Nusra, yeni bir yapı olarak ilan olunacak”. Colani’den beklenen cevap ise hiçbir zaman gelmedi. Sonrasında Colani, Bağdadi’nin kendisine gönderdiği elçi ile görüşmeyi bile kabul etmedi.
Bağdadi resmen bir tehdit altında olduklarını ve Colani’nin kontrolden çıktığını anlamaya başlamıştı. Suriye’ye Iraklı komutanlar göndermeye başlamış ve Nusra’daki komutanlarla görüştürerek Irak ve Şam diyarında tek bir komuta altında kurulacak İslam devletinin hayalini kurmalarını telkin etmeye başlamıştı. Bu fikri kabul edenler genelde Suriyeli olmayan yabancı savaşçılar ve komutanlar olmuştu. Fakat bir süre sonra Nusra Cephesi, bu fikirleri ufaktan ufaktan dillendirmeye başlayanların farkına varmış ve bunları tekfirciliği yaymakla suçlayarak hapis cezasına çarptırmaya başlamıştı.
Irak Şam İslam Devleti'nin Suriye'deki Haziran ayı devlet haritası
IŞİD SURİYE'DE RESMEN İLAN EDİLDİ
Bağdadi, birleşmenin ilan edilmesi gerektiği noktasında kararlıydı.Irak İslam Devleti ( IİD) konseyi, bu ilanın olumlu bir etki oluşturabilmesi için Bağdadi’nin Suriye’ye gitmesi gerektiği kararını verdi. Bağdadi, Suriye’ye giderek Nusra cephesinden etkili komutanlarla görüştü ve mücahitleri tek bir çatı altında toplamak için bu birliğin şart olduğunu ifade etti. Herkesin fark edebileceği şekilde Colani’ye görüşme çağrısı yaptı.Colani bu çağrıya güvenlik sorunları nedeniyle katılamayacağını söyledi. Bağdadi ise Colani’ye “o halde Nusra Cephesi’ni fesh ettiğini ve yeni kurulan Irak-Şam İslam Devleti örgütüne biat ettiğini belirten bir bildiri yaz” çağrısı yaptı. Colani bunun büyük bir hata olacağını söyleyerek, Nusra Cephesi’nin Suriyeliler arasındaki popülaritesine ciddi şekilde olumsuz bir yansıması olacağını belirtti.Bu noktada Hacı Bekir, Bağdadi’ye IİD’e bağlı olarak kurulan Nusra Cephesi’nin feshedildiğini belirten ama Colani’ye kapılarının açık olduğunu belirten bir bildiri yazmasını tavsiye etti. Bu bildiri ve duyuru, Nusra Cephesi’nden bazı komutanlarla istişareli bir şekilde hazırlandı ve ilan edildi. Bağdadi Suriye’de iken Nusralı komutanlardan biat aldı ve IŞİD’i resmen ilan etti.
NUSRA CEPHESİ ÜÇE BÖLÜNDÜ
Böylelikle Nusra Cephesi de üçe bölündü: Bağdadi’ye biat edenler, Colani’ye biat edenler ve arada kalanlar. Bu süreç, karşılıklı suçlamaların başlamasına da sebebiyet verdi. Hacı Bekir, suçlamaların önünü alabilmek için Colani’yi ve yakın çevresindeki Nusra liderlerinin bombalı araç saldırısı ile ortadan kaldırılması gerektiği fikrini ileri sürdü.
Colani bu planlardan bir şekilde haberdar oldu ve yaşanan süreci El-Kaide lideri Eymen el-Zevahiri’ye anlattı. Zevahiri, Yemen’deki ve Suudi Arabistan’daki “cihad büyüklerini” arabulucu olmaları için teşvik etti fakat Bağdadi bu görüşmelere yanaşmadı. Sonrasında ise herkesin malumu olduğu üzere Zevahiri, IİD’in Irak’ta kalması gerektiğini belirtirken Suriye sahasının Nusra’ya ait olduğunu ilan eden bir açıklama yaptı. El Kaide lideri Eyman el-Zevahiri, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'ye Suriye'de savaşmaya son verme ve Irak'a dönme çağrısı yaptı. Zevahiri, Bağdadi'yi Suriye'deki İslamcı savaşçılar arasndaki çatışmadan ötürü suçladı ve Bağdadi'nin kendisine biat sözü verdiğine dair “kesin kanıtlar” ortaya koyarak onu “El Kaide'nin isyancı askeri” olarak tanımladı.
Bu konuda Zevahiri’yi buna iten nedenlerin başında “Küresel Cihad Hareketi”nin önemli isimlerinden Dr. Tarık Abdulhalim, Dr. Hani el Sibai, Dr. İyyad el Kuneybi, Dr. Abdullah el Muhaysini, Muhammed el Hasım ve Dr. Sami el Ureydi gibi isimler kendisine yazmış oldukları ve IŞİD konusundaki hakikatleri açıklamasını istedikleri mektuplarına cevap vermişti.
İŞİD LİDERLERİNİN KİMLİK BİLGİLERİ
1.Ebu Bekir el-Bağdat
Eskiden Abu Douaa olarak bilinen asıl adı İbrahim El-Bedri 4 Temuuz 2004 yılında Amerika tarafından tutuklanmadan önce İslam araştırmaları öğretim görevlisiydi ve Bağdat'ta camilerde imam yapmıştır. Serbest bırakılmasından 3 yıl sonra "Sünni Ordusu" milisi kurdu ve El Kaide'ye katıldı. Ebu Ömer el-Bağdadi'nin ölümünden sonra grubun üçüncü komutası oldu.
2.Ebu Ayman el-Irak
İŞİD liderlerinden biridir. Örgütün askeri konsey üyesidir. Daha öncesinde Saddam Hüseyin döneminde Irak hava savunma istihbarat albayı olarak çalıştı. O zamanlar Muhannad el-Suweidawi lakabıyla bilinirdi. 2007 yılında 3 yıl tutuklandı. Serbest bırakıldıktan sonra Suriye'ye gitti ve şu anda İŞİD savaşçılarına komuta ediyor.
3.Ebu Ahmed el-Alwani
Saddam'ın ordusunun eski bir üyesi olan El-Alwani şu anda İŞİD askeri konsey üyesidir. Gerçek adı Waleed Jassem al-Alwani'dir.
4 - Ebu Abdulrahman el-Bilawi
İŞİD askeri konseyinin dört üyesinden biriydi ve grubun Şura konseyinin eski başkanıydı. 27 Ocak 2005 tarihinde Amerikan askeri gözaltı merkezi tarafından gözaltına alındı. Daha sonra Anbar el-Khalidiya'da öldürüldü. Gerçek adı Adnan Ismail Necm'dir.
5.Hacı Bekir
Saddam ordusunda eski bir subaydı ve silah geliştirmekle suçlandı. Daha sonra Bukka kampına hapsedildi ve serbest kaldıktan sonra El-Kaide'ye katıldı. Bekir ölümüne kadar Suriye'deki en güçlü İŞİD komutanıydı. Onun gerçek adı Samir Abd Muhammed el-Khleifawi'dir.
6 - Ebu Fatima el-Jaheishi
Başlarda Güney Irak'taki İŞİD operasyonlarından sorumlu tutuldu. O'nun gerçek adı Ni'ma Abd Nayef El-Jabouri'dir.
Son raporlar İŞİD ve Suriye rejimi arasında bir bağlantı olduğunu gösterdi.Suriye Ulusal Koalisyonu tarafından ortaya çıkarılan belgelere göre El-Kaide bağlı çeşitli saha komutanları Suriye ordusunun eski askeri veya istihbarat subaylarıydı.
El Kaide ile IŞİD arasında karşılıklı yapılan açıklamalar kronolojik olarak şu şekilde gerçekleşti:
1- IŞİD Suriye’de büyük halk desteği alan ve ABD’nin terör listesine alması sonrası halkın geniş protestolarla desteklediği Nusret Cephesi’nin fesh edildiğini ilan etti.
2- Nusret Cephesi lideri el Cevlani, IŞİD’in bu açıklamasını direnişe zarar vereceği gerekçesiyle nazikçe reddetti ve Bağdadi için olumlu ifadeler kullandı. Bağlılığının El Kaide liderliğine olduğunu açıkladı.
3- IŞİD Nusret Cephesine ağır ifadelerle çeşitli mecralarda saldırılarda bulundu ve Nusret Cephesine ait askeri mekânları ele geçirdi ve sahip olduğu malzemelerin tamamına yakınına el koydu. Bu süreçte Cevlani’nin asi olduğu imajı yaygınlaştırılarak birçok savaşçının ayrılması sağlandı.
4- Taraflar arabulucuların girişimiyle konuyu çözmeye çalıştı ancak konu çözülemeyince Dr. Eymen el Zevahiri konuyu çözmek üzere iki yapılanmanın da lideri olduğu için duruma el koydu.
5- Dr. Zevahiri IŞİD’in liderlikten habersiz olarak Devlet ilanında bulunduğunu Nusret Cephesinin de emirlerinden habersiz El Kaide’ye biatini açığa çıkardığını açıkladı ve Nusret Cephesi’nin Suriye’de IŞİD’in ise Irak’ta faaliyetlerini sürdürmesi kararı verdi.
6- IŞİD yapılan sert açıklamalarla Zevahiri’nin kararının İslam kurallarına aykırı olduğunu ve bu durumlarda emire itaat edilemeyeceğini açıkladı ve Suriye’deki faaliyetlerini sürdüreceğini belirtti.
7- Uzun süren bir sessizliğin ardından Suriye’de gruplar arasında çatışma sürecine girildi ve sürecin sonunda 3 bine yakın direnişçi yaşamını yitirdi.
8- Bazı tanınmış simalar sorunu çözmek için tarafsız bir mahkeme çağrısında bulundu ve buna Ümmet Girişimi ismi verdi ancak Nusret Cephesi ve diğer gruplar bu şeri mahkemeyi kabul ederken IŞİD reddetti.
9- El Kaide liderliği IŞİD ile tüm ilişkilerinin sona erdiğini ilan etti.
10- IŞİD El Kaide’yi İbrahim Milletinden çıkmakla itham etti ve böylece tekfir etmiş oldu.
11- Dr. Eymen el Zevahiri son bir açıklama ile IŞİD’in El Kaide’ye aslında hiç bağlılık sözü vermediği iddiasını yalanladı ve IŞİD’e son kez Irak’a çekilmesi ve akan kanı durdurması için ‘nazik’ bir çağrıda bulundu ve Nusret Cephesi’nden de çatışmaları durdurmasını istedi.
12-Nusret Cephesi Zevahiri’nin emrini yerine getireceğini ilan etti ve sadece kendilerini savunacaklarını açıkladı; bağımsız mahkeme çağrısında bulundu.
IŞİD'İN KONTROLÜNDEKİ BÖLGELERE ESED SALDIRMADI
Suriye muhalefeti IŞİD’in Suriye’de devrimin sabote edilmesi için Şam yönetimince desteklendiğini iddia ediyor. IŞİD ise muhaliflerin İslam Devleti'nin önünü kesmek için ABD başta olmak üzere batı ile işbirliğini yaptığını savunuyor. Şam rejimi Suriye’de muhaliflerin elindeki bölgelere düzenli olarak varil bombası atarken, IŞİD’in kontrolündeki bölgelere saldırmıyor. IŞİD, Rakka’da çıkardığı petrolü de Suriye rejimine satıyor. IŞİD ayrıca arap olmayanlara da hitap ediyor. Kısa bir süre önce iki adet İngilizce dergi yayınlayan IŞİD, daha önce de İngilizce veya İngilizce altyazılı videolar yayınlıyor. IŞİD, Avrupa ülkelerinden, Amerika’dan, Arap dünyasından ve Kafkasya’dan gelen savaşçıların kendi safında savaştığını iddia ediyor.
"PERDE ARKASINDA ESED REJİMİYLE ORTAKLIKLARI VAR"
Bilinen gerçek Suriye'de özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerde Özgür Suriye Ordusu ile çatıştıkları. Burada dikkat çeken nokta muhalifleri püskürtüp kazandıkları bölgelerin 24 saat içerisinde Esed rejiminin kontrolüne geçiyor olması. Suriyeli muhalifler Lazkiye, Halep'in bir çok beldesi ve Rakka gibi bölgelerin bu örgüt tarafından ele geçirildikten kısa bir süre sonra rejim tarafından kontrol altına alındığına dikkat çekiyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Irak Şam İslam Devleti ile ilgili tespiti de bu tezi destekliyor. Davutoğlu, "Ne zaman Suriye'nin kuzeyinde muhalefet güçlendi, Irak Şam İslam Devleti o zaman ortaya çıktı ve savaşını da muhalif unsurlara karşı yaptı. Bunlarla rejim arasında perde gerisinde bir ortaklık var" diyor.
Suriye rejimi, Amerikalılar, İran, Taliban,Maliki, Suud kaynaklı Selefi grupların isimleri geçiyor. Net bir ülke adı yok. Ancak Suudi Arabistan'dan destek alan Selefiler ve Afganistan Taliban'ının El Kaide bağlantısıyla bu örgüte destek sağladığı iddia ediliyor. Bölgedeki istihbarat teşkilatlarının da bu yapılanmada adları geçiyor.